Vestas: Rüzgârda Potansiyel Var, Fakat Uygulamada Yavaş Kalıyoruz

Avrupa rüzgâr enerjisi sektörü önemli bir dönemeçte bulunuyor. Vestas Küresel Kamu İlişkileri Başkan Yardımcısı Morten Dyrholm, EnergyWatch’a verdiği röportajda, rüzgâr endüstrisinin hem fırsatlarla hem de ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Dyrholm’a göre, AB’nin yeni kurallarının hızlı bir şekilde uygulamaya alınması ve yenilenebilir enerji projeleri için izin süreçlerinin kolaylaştırılması şart. Aksi takdirde, Avrupa’nın küresel rekabette ve enerji arz güvenliğinde geri kalma riski var.Dyrholm, “Onay süreçleri halen çok yavaş ilerliyor ve birçok denizüstü rüzgâr projesi gecikiyor,” diyerek mevcut darboğaza dikkat çekiyor. Ancak tüm bu zorluklara rağmen uzun vadede olumlu bir tablo görüyor. Ona göre, Avrupa’da rüzgâr enerjisi hem enerji arz güvenliğini hem de AB’nin küresel rekabetçiliğini destekleyebilir. Bu iyimserliğin arkasında ise, son yıllarda Brüksel’de artan siyasi irade ve sektörün desteklenmesine yönelik peş peşe kabul edilen yasa paketleri var.

“Neredeyse 20 yıldır Vestas’tayım, hiçbir zaman politikacılardan piyasayı gerçekten ileriye taşımaya bu kadar kararlı bir irade ve iyi niyet görmedim. Şu anda Brüksel’de bu konuda büyük bir farkındalık oluşmuş durumda,” diyor Dyrholm. Ancak bu olumlu siyasi atmosferin gerçek ilerlemeye dönüşmesi için AB genelinde uygulamanın hızlanması gerektiğini belirtiyor. Mevzuatın ve izin süreçlerinin hâlâ sektörü yavaşlattığını vurguluyor.

Dyrholm’a göre rüzgâr endüstrisi için şu an önemli bir fırsat penceresi var: “Yeşil sektör için birbiri ardına yasa paketleri geliyor. Tam da şimdi, politikacıları hızlanmaya ikna etmek için eşi benzeri olmayan bir zamandayız.” Sektörün talepleri açık: AB mevzuatı hızla uygulanmalı, izin süreçleri kolaylaştırılmalı, yenilenebilir enerji projelerinin önündeki idari engeller azaltılmalı.

Özellikle enerji bağımsızlığı ve arz güvenliği gündemin başında yer alıyor. Dyrholm, rüzgâr enerjisinin özellikle kara projelerinde Avrupa’da elektrik üretimini en ekonomik şekilde artırdığını ve Rus gazına olan bağımlılığın azaltılmasında kilit rol oynadığını belirtiyor.

Dyrholm, uygulamada Almanya’yı öne çıkarıyor: “Şu anda Avrupa’da tüm bu yasal paketleri gerçekten hayata geçiren neredeyse tek ülke Almanya.” Almanya’da beş yıl öncesine göre yedi kat daha fazla rüzgâr projesi onaylanıyor. Almanya’nın başarısında, enerji krizinde AB’nin çıkardığı acil durum düzenlemesini ulusal mevzuata hızlıca geçirmiş olması etkili.

Danimarka’da yakın zamanda yapılan offshore rüzgâr ihalesi ilgi görmediği için hükümet yeni ve daha cazip şartlarla tekrar ihaleye çıkacak. Devlet desteği ve esnek koşullar gündemde. Ayrıca, Danimarka’da henüz acil durum düzenlemesinin tam olarak uygulanmadığını vurgulayan Dyrholm, “Biz Danimarka’da henüz uygulamaya geçmedik, başlayabiliriz,” diyor.

Dyrholm ayrıca, sadece belirli bölgelerde ‘enerji parkı’ ilan edilerek sürecin hızlandırılmasının yeterli olmadığını, genel onay prosedürlerinin de kökten gözden geçirilmesi gerektiğini savunuyor. Yerel yönetimlerde onay süreçlerinin çok zorlayıcı olabildiğine dikkat çekiyor.

Vestas’ın sektördeki güncel başarısına da değinen Dyrholm, 2024’te firmanın ana pazarlarda 11,5 GW kara rüzgârı kurduğunu, toplam sipariş defterinin ise 15,3 GW’a ulaştığını belirtiyor. “Offshore alanda da siparişler alıyoruz. Vestas’ta sipariş defterimiz rekor seviyede, yani bu açıdan memnuniyetsiz değiliz. Fakat sektördeki genişlemenin hızı yeterli değil,” diyor.

WindEurope’a göre AB’nin iklim hedeflerine ulaşabilmesi için her yıl 30 GW yeni rüzgâr kapasitesi eklenmesi gerekirken, 2024’te sadece 15,3 GW yeni kapasite kuruldu. Dyrholm, bunun sektörün potansiyeline ulaşmasının önünde ciddi bir engel olduğunu söylüyor.

Yeni elektrik iletim ağı paketinin AB içindeki bağlantıları güçlendireceğini belirten Dyrholm, yalnızca mevzuatın uygulanmasının değil, yeşil enerjiye yeterli talep yaratacak politikaların da hayata geçirilmesi gerektiğini savunuyor. ABD’de uygulanan vergi teşviklerinin hem üretici hem tüketici tarafını güçlendirdiğini ve benzer teşviklerin Avrupa’da da değerlendirilebileceğini ifade ediyor.

Dyrholm, tüm zorluklara rağmen Avrupa rüzgâr endüstrisinin büyümeye devam ettiğini, ancak hedeflere ulaşmak için uygulamada hızlanma gerektiğini yineliyor.