AB’den Bina Sektörünü Karbonsuzlaştırmaya Yönelik Yönerge

12 Mart’ta Avrupa Parlamentosu, AB’nin bina sektöründe sera gazı emisyonlarını ve enerji tüketimini azaltmayı amaçlayan ‘Binalarda Enerji Performansı Direktifi’nin revize edilmiş versiyonunu kabul etti.

Photo by Pixabay on Pexels.com

Yeni Binalarda Enerji Performansı Direktifi, AB’de 2050 yılına kadar net sıfır planına katkıda bulunma nihai hedefiyle AB’nin bina sektöründeki sera gazı emisyonlarını ve enerji tüketimini aşamalı olarak azaltmayı amaçlıyor. Direktif ayrıca en kötü performans gösteren binaların yenilenmesini ve enerji performansına ilişkin bilgi paylaşımının geliştirilmesini hedefliyor.

Yeni direktif, 2030 yılına kadar tüm yeni binalar için sıfır emisyonu zorunlu kılıyor ve kamu binalarının 2028 yılına kadar buna uyması gerekiyor.

Yapılan düzenlemelerle beraber, devletler 2040 yılına kadar ısıtma ve soğutmada fosil yakıt kullanımını ortadan kaldırmayı hedefleyerek ısıtma sistemlerini karbonsuzlaştırmaya yönelik stratejiler sunacak. Buna ek olarak, bağımsız fosil yakıtlı kazanlara yönelik sübvansiyonlar 2025 yılından itibaren yasaklanacak, ancak hibrit sistemlere yönelik teşvikler devam edecek.

Resmi basın açıklamasını okumak için şu adresi ziyaret edin: Energy efficiency of buildings: MEPs adopt plans to decarbonise the sector | News | European Parliament (europa.eu)

Bölgesel Isıtma Türkiye Sektör Raporu Yayınlandı

Danimarka Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği, bölgesel ısıtma sektör raporunu güncelledi. Türkiye 1980’lerden beri bölgesel ısıtma kullanmaktadır. Sürekli artan kentsel nüfusla birlikte, verimli ve maliyet açısından rekabetçi ısıtma ve soğutma önümüzdeki dönemde daha da artan bir öneme sahiptir.

Türkiye bölgesel ısıtma ve soğutma konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Bu nedenle, inşaat, hizmet sektörü, enerji, ulaşım ve tarım gibi alanları kapsayan Türkiye Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’nda bölgesel ısıtma ve soğutma gelecekteki odak alanlarından biri olarak belirlenmiştir.

Türkiye’deki bölgesel ısıtma ve soğutma fırsatları hakkında daha fazla bilgiye raporumuzdan ulaşabilirsiniz: https://tyrkiet.um.dk/en/-/media/country-sites/tyrkiet-en/the-trade-council/dh-teaser.ashx

Sorumlu Üretim İçin İşbirlikleri ve OECD Forumu

Hazır giyim ve ayakkabı endüstrisinde durum tespitine ilişkin OECD Forumu’nun “RBC ve sürdürülebilir küresel değer zincirleri konusunda eylem ortaklıkları” başlıklı yan oturumu geçen hafta gerçekleşti.

21-22 Şubat 2024’te Paris’te düzenlenen hazır giyim ve ayakkabı sektöründe durum tespitine ilişkin OECD – OCDE Forumu, hükümetler, işletmeler, sendikalar, sivil toplum ve akademiden geniş katılımla düzenlenen yıllık küresel bir buluşmadır. Küresel hazır giyim ve ayakkabı tedariği ve endüstrisinde durum tespitine ilişkin önemli konuları ve iyi uygulamaları tartışmak üzere 700’den fazla kişi bir araya geldi ve çok daha fazlası da çevrimiçi oturumlara katılarak bu yılki buluşma gerçekleşti.

‘Danimarka’da hükümet, özel sektör, akademi ve sivil toplum arasında uzun süredir devam eden bir ortaklık geleneğimiz var. Bu örneklerin, bu girişim ve projelerin bizi daha iyi çözümler oluşturmak için nasıl bir araya getirdiğini göstereceğini umuyoruz.’


Danimarka İstanbul Başkonsolosluğu, Danimarka Sanayicileri Konfederasyonu, Danimarka Teknoloji Enstitüsü ve Danimarka’nın en büyük işçi sendikası 3F işbirliğiyle forum kapsamında sanal bir yan oturuma ev sahipliği yaptı.

“RBC ve sürdürülebilir küresel değer zincirlerinde eylem ortaklıkları” başlıklı yan oturumda, ortaklıklar ve işbirliği yoluyla Sorumlu İş Davranışı (Responsible Business Conduct) ve durum tespiti ile nasıl çalışılacağına dair somut örnekler verildi. Etkinlikte sürdürülebilir bir geleceğe giden yolda ortaklıklar ve işbirliklere ilham olmak isteyen etkinlikte, bu işbirliklerin önemi vurgulandı.

Konuşmacılar arasında Danimarka Dışişleri Bakanlığı Sürdürülebilir Küresel Değer Zincirleri Bölge Danışmanı Rikke Therkildsen; Danimarka Sanayicileri Konfederasyonu ESG ve Sürdürülebilirlik, Küresel Kalkınma ve Sürdürülebilirlik Başkanı Thomas Skov Hansen, Danimarka Birleşik İşçi Federasyonu (3F) Uluslararası Bölüm Başkanı Jesper Nielsen, Danimarka Teknoloji Enstitüsü Sektör Müdürü Peter Rosborg ve Danimarka Teknoloji Enstitüsü Proje Yöneticisi Julie Brender Trads yer aldı.

Yan oturumun kaydını buradan tekrar izleyebilirsiniz:
https://tv.danskindustri.dk/live/92469323/d2728c224bbb7b04d030/room

Danimarka Belediyelerinde Etkisi Kanıtlanmış 10 İklim Teknolojisi Örneği

Teknoloji ve inovasyon, yeşil dönüşüm ve iklim hedefleri için olmazsa olmazlardan. Bu çerçevede Smart City Insights ve danışmanlık firması Rambøll Management tarafından Danimarka Belediyeleri Birliği (KL) ve Danimarka belediyeleriyle yakın işbirliği içinde bir rapor yayınlandı.

Raporda, belediyelerin ilgili hedeflere ulaşmasını sağlayacak etkisi kanıtlanmış teknolojiler araştırıldı.

Raporda yer alan örnek teknolojiler şu şekilde:

• Aarhus şehrinde, FleetOptimiser adlı AI aracıyla ev bakımındaki araç sayısı yüzde 30 azaltıldı ve 49.4 ton CO2 tasarrufu sağlandı.
• Taarnby Belediyesi, sensörler, hava verileri ve yapay zekâ kullanarak ısı tüketiminde yüzde 15 azalma sağladı.
• Hoersholm Belediyesi, bilgisayarlı enerji yönetimiyle toplam CO2 emisyonlarında yüzde 6 tasarruf elde etti.
• Aarhus şehri, akıllı IoT sensörlerle drenaj sisteminin etkinliğini artırmak için veri kullanıyor ve yatırımların etkisini yüzde 10-20 artırmayı hedefliyor.
• Svendborg Belediyesi, dijital hasar hesaplayıcıyı kullanarak yıllık sel hasar riskini önemli ölçüde azalttı.
• Kopenhag şehrinde, Sağlık ve Bakım İdaresi’nin 10.000 çalışanı, atık azaltma stratejileriyle CO2 yükünü yüzde 20 azalttı.
• Gladsaxe Belediyesi, dijital platformlarla gıda israfını yüzde 30 azalttı.
• Aarhus şehrinde, seçili gıdalara iç vergi uygulanarak iklim dostu alışkanlıklar teşvik edildi ve CO2 yüzde 12 azaldı.
• Haderslev Belediyesi, sensörler ve LED’lerle sokak lambalarında yüzde 82 tasarruf sağladı.
• Varde Belediyesi, dijital atık konteynerleri sayesinde atık toplama işlemlerini yüzde 21 azalttı.

Raporun tamamına ulaşmak için:
https://www.kl.dk/media/2oyhtgfp/english-version-ten-climate-technologies-with-documented-impact-in-danish-municipalities.pdf

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM): Danimarka-Türkiye ilişkileri için bir fırsat mı?

1 Ekim 2023 itibarıyla başlatılan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Türkiye’nin enerji yoğun sanayileri üzerinde önemli bir etki yaratacaktır. Rekabetçi olabilmek ve AB ile güçlü ticari ilişkilerini sürdürebilmek için birçok sektörün büyük bir dönüşümden geçmesi gerekiyor.

AB Yeşil Anlaşması’nın ve CBAM’in farklı sektörler üzerinden benimsenmesinin maliyeti dikkate alındığında, AB Yeşil Anlaşması’nın Türk özel sektörü üzerindeki potansiyel etkisi 1,1 ile 1,8 milyar Euro arasında değişecektir.

Danimarka Yeşil Büyüme Ağı’nın son toplantısında katılımcılara Başkonsolosluk Bölgesel Sürdürülebilirlik Danışmanı Rikke Agerholm Therkildsen, Danimarka Sanayi Konfederasyonu (DI)Danışmanı Anna Ipsen Nielsen ve KPMG Türkiye Ortağı ve Sürdürülebilirlik Danışmanlığı Başkanı Burak Oğuz tarafından CBAM uygulamaları ve AB Sürdürülebilirlik Direktifi hakkında bilgi verildi. Ayrıca Danimarka Ticaret Konseyi Enerjj ve Çevre Takımı CBAM uygulamalarının Danimarka Türkiye ilişkileri anlamında yaratabileceği sektörel teknoloji iş birliklerinden bahsetti.

Danimarka Yeşil Büyüme Ağı olarak ortaklarımızla birlikte, ilgili endüstrilerde karbondan arındırma ve yeşil dönüşüm konusunda farkındalık yaratmaya, üyelerimiz ve ortaklarımızla birlikte inovasyonu ve yeni teknolojileri desteklemeye devam edeceğiz.

Danimarka Ticaret Ataşeliği, Danimarka Sanayi Konfederasyonu ile birlikte AB Yeşil Anlaşması ve CBAM’e ilişkin bir rapor hazırladı. Daha detaylı bilgi edinmek için rapora buradan ulaşabilirsiniz: https://tyrkiet.um.dk/en/-/media/country-sites/tyrkiet-en/the- ticaret konseyi/eu-green-deal-teaser_turkey_2023.ashx

AB, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi Konusunda Anlaşmaya Vardı

Konsey ve Avrupa Parlamentosu, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (CSDDD) konusunda büyük bir ilerleme kaydetti. Bu çığır açan girişim, AB’de ve küresel olarak çevre ve insan haklarının korunmasını güçlendirmeyi amaçlıyor.

Direktif, 500’den fazla çalışanı ve dünya çapında net 150 milyon Avro ciroya sahip büyük şirketlerin, insan hakları ve çevre üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri konusunda kapsamlı bir araştırma yapmalarını zorunlu kılmaktadır.

Şirketlerin iş modellerini iklim değişikliği ile ilgili olan Paris Anlaşması’na uygun hale getirmeleri gerekiyor. Şirketler bu kurala uymamaları durumunda cezalarla karşı karşıya kalacak. AB dışı şirketler, direktifin yürürlüğe girmesinden üç yıl sonra AB’de 300 milyon Euro net ciro elde etmeleri halinde direktif kapsamına girecek.

Anlaşma aynı zamanda büyük şirketlerin iklim değişikliğini azaltma planlarına da değiniyor, ve bu şirketlerin küresel sürdürülebilirlik hedeflerine bağlılığını vurguluyor.

Daha detaylı bilgi için yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz: https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2023/12/14/corporate-sustainability-due-diligence-council-and-parliament-strike-deal-to-protect-environment-and-human-rights/